LİMİTED ŞİRKETLERİN HAKLI SEBEPLE FESHİ
- Giriş
6762 Sayılı Eski Ticaret Kanununda (“ETK’’) madde (“md.”) 549’da yer bulan limited şirketin haklı sebeple feshi kurumu yeni 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (‘’TTK’’) ile birlikte önemli değişiklikleri de beraberinde getirmiştir. Limited şirketin haklı sebeple feshi kurumu TTK’nın Sona Erme ve Ayrılma hükümleri arasında 636. maddede düzenlenmektedir.
TTK md. 636
(1) Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer:
- a) Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle.
- b) Genel kurul kararı ile,
- c) İflasın açılması ile,
- d) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde.
(2) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.
(3) Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.
(4) Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
(5) Sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
- TTK ile Gelen Önemli Değişiklik ve ve Feshin Son Çare Olması İlkesi
TTK’nın limited şirketlerin haklı sebeple feshine ilişkin getirdiği en önemli değişiklik kanun maddesinin 3. Fıkrasında yer almaktadır. Zira 3. Fıkra limited şirketin devamlılığını sağlama noktasında oldukça önemlidir. 3. Fıkra uyarınca Mahkeme “duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüme hükmetme” gibi olağanüstü bir yetki ile donatılmıştır. ETK döneminde şirketi ayakta tutacak böylesine bir hüküm öngörülmüş olsa idi birçok şirket devamlılığını sağlayabileceği haklı olarak ittifakla ifade edilmektedir.
Kanunun lafzından da anlaşılacağı üzere öncelikli amaç şirketin varlığının devam etmesi, onun ayakta tutulmasıdır. Ancak şirketin varlığını devam ettirebilmesi için bütün yollar tüketildi ise şirketin haklı sebep ile feshi yoluna başvurulabilir. Şirketin devamlılığı kanunun ruhuna göre her zaman esastır. Dolayısı ile alternatif çözüm yollarının mahkemelerce değerlendirilmesi zorunludur.
- Haklı Sebebin Belirsizliği
Haklı sebebin ne olduğu hususu Anonim Şirketin haklı sebeple feshinde belirsiz olduğu gibi Limited Şirketin feshinde de belirsizdir. TTK md. 636 gerekçede Anonim Şirketlerde haklı
sebeple feshi düzenleyen TTK md. 531’e atıf yapar. Dolayısı ile neyin haklı sebep teşkil edeceğine somut olayın bütün özelliklerini dikkate alarak mahkeme karar verecektir. Haklı sebeple şirketin feshinin temelinde, dürüstlük kuralı ve kişilik haklarının korunması ilkeleri bulunduğundan, hâkimin, haklı sebebin mevcut olup olmadığını tespit ederken dürüstlük kuralına ve kişilik haklarına aykırılık bulunup bulunmadığını da inceleme sorumluluğu bulunmaktadır. ¹
- Haklı Sebep Olarak Görülen Başlıca Durumlar?
Gerek doktrin, gerek Yargıtay gerekse de uygulamadan görüldüğü üzere mahkemeler haklı sebebin ne olduğu hususunu değerlendirirken kanunda kolektif şirket için düzenlenmiş olan şirketin sona ermesi ve ortağın ayrılması bölümünde düzenlenmiş olan maddeden yararlanabileceklerdir. Haklı sebep, tekil bir olgu olabileceği gibi, birikimsel olarak birkaç olgunun bir araya gelmesi de olabilir.
Tekinalp haklı sebeple fesih hakkının düzenlendiği TTK’nın 636. maddesinin haklı sebepe ilişkin örnek ve tanım vermeyerek haklı sebebin somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi takdirini hakime bıraktığını, haklı sebep olarak ileri sürülen olayların hakim tarafından dürüstlük kuralı çerçevesinde değerlendirilip buna göre karar verileceğini belirtmiştir. ²
Bununla birlikte yine Tekinalp ve Öztürk Dirikkan, Şener, Baştuğ, Doğanay’a göre de hakimin, haklı sebebin var olup olmadığını belirlerken kollektif şirkete ilişkin 245. maddesinde yer alan haklı sebep kavramından yararlanması mümkündür. Nitekim Çamoğlu’na göre bu düzenleme, haklı sebebin ilişkiye son verme sebebi olarak düzenlendiği sürekli ilişkilerde tanım veren tek hüküm olması sebebiyle tüm sürekli hukuki ilişkiler açısından genel bir nitelik taşımaktadır³.
Buna göre başlıca haklı fesih sebepleri şu şekilde özetlenebilir:
- a) Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması,
- b) Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi,
- c) Bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması,
- d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi,
- e) Uzun süre kar dağıtılmaması,
- f) Gereksiz sermaye arttırımları ile azınlığın etkisizleştirilmeye çalışılması,
- g) Ortakların bilgi alma ve denetim haklarının kullandırtılmaması,
- h) Aile Şirketlerindeki öznel sebepler,
ı) Devamlı kar kaybı ve şirketin devamını güçleştiren borç yükü
şeklindeki sebepleri kolektif şirket bazında kapsıyor olup bu hüküm mahkemelere yol gösterici bir kaynak olarak gösterilebilir.
- Haklı Sebeple Fesih Davasında Yetkili Mahkeme, Dava Açma Süresi ve Taraflar
Dava inşai nitelikte bir eda davası olup, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılacaktır.
Haklı sebeple şirketin feshini talep hakkı, limited şirket ortaklarına aittir.
Haklı sebeple fesih davası, dürüstlük kurallarına uygun olarak, uygun bir süre içinde açılmalıdır.
- Yargıtay Kararları Işığında Limited Şirketlerin Haklı Sebeple Feshinde Haklı Sebepler
Yargıtay limited şirketlerin haklı sebeple feshinde de anonim şirketlerin haklı sebeple feshinde olduğu gibi ‘’feshin son çare olması’’ ilkesini benimsemiş ve bu doğrultuda kararlar vermiştir.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi aşağıdaki kararında fesih dışındaki alternatif çözüm yollarına vurgu yapmış, mahkemece kabul edilebilir bir çözüme hükmedilebileceğinden bahisle ilk derece mahkemesinin fesih yerine çıkma karşılığında pay bedelinin tahsiline karar verilmesi yönündeki kararını isabetli bulmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/1328 E. 2019/8099 K.,11.12.2019
‘’…6102 Sayılı TTK’nın 636/3. maddesinde haklı sebeplerin varlığında her ortağın mahkemeden şirketin feshini isteyebileceği, ancak aynı maddede belirtildiği üzere mahkemece, fesih yerine davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenerek şirketten çıkarılmasına veya kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilebileceği ifade edilmektedir. Mahkemece fesih yerine çıkma karşılığında pay bedelinin tahsiline karar verilmesi kararı isabetli…’’ · Yargıtay 11. Hukuk Dairesi yine aşağıdaki kararında duruma uygun düşen başka bir çözüm bulunması gerekliliğinin altını çizmiş ve bu durumugözetmeyen ilk derece mahkemesi kararını bozmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/2912 E. 2019/4493 K., 17.6.2019
‘’….mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, TTK’nın 636/3. maddesindeki koşulların gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında mahkemece, öncellikle son çare olan şirketin feshi yerine, davacının ortağı olduğu şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen başka bir çözüme hükmetmesi gerekir. Bu bağlamda, mahkemece davacının ortağı olduğu şirketten çıkarılması için şirketin gerçek değerinin belirlenemediği gerekçesiyle şirketin feshine karar verilmesi isabetli olmamış ve kararın bu nedenle bozulması
gerekmiştir..’’
- Hukuk Dairesi bir kararında da mahkemenin şirketin feshi ile ilgili kararında herhangi bir değerlendirmeye ve gerekçeye yer vermediğine dikkat çekmiş, ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/4607 E., 2017/6228 K., 15.11.2017
‘’…Mahkemece şirketin fesine karar verilmiştir. Ancak, 636/3 maddenin 2.cümlesi uyarınca “Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” Bilirkişi raporunda da mahkemece fesih yerine duruma uygun düşen ve kabul edilebilir başka bir çözüme hükmedilebileceğini belirtilmiştir. Davalı safında yer alan ortakların da şirketin feshedilmeyip davacıların ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiş olmalarına ve mahkemenin alternatif çözüm yollarına karar vermesinin davalıların kabulüne bağlı olmamasına rağmen; mahkemece davacı ortakların şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen başka bir çözüme hükmedilmediğine yönelik olarak karar yerinde herhangi bir değerlendirme ve gerekçe belirtilmemiştir………. açıklanan sebeple kararın mümeyyiz davalı şirket yararına BOZULMASINA,…’’
- Feshin Sonuçları
Şirketin feshi kararı bozucu yenilik doğuran nitelikte bir karar olacaktır. ⁴ Ayrıca karar hükümlerini, davanın açıldığı tarihinden itibaren değil, kararın kesinleşme tarihinden itibaren doğuracaktır. Hükmün etkisi ileriye dönüktür. ⁵
- Sonuç
Aktarılan bilgiler ışığında burada da anonim şirket için haklı sebeple fesihte olduğu gibi şirketin feshi noktasında neyin haklı sebep teşkil edeceğini mahkemelerin takdir edeceğini ve Yargıtay’ın yerleşik uygulaması olarak mahkemelerin öncelikle şirketin ayakta tutularak devamının sağlanıp sağlanmayacağının değerlendirmesinin zorunlu olduğunu, eğer sağlanamıyor ise bunu yeterli şekilde gerekçelendirmesi gerektiğini söylemek mümkündür. Bununla birlikte her somut olayda ortaya çıkabilecek farklı ihtimaller dahilinde karar verileceğini de unutmamak gerekir.
Her bir somut olayda izlenecek yol ve somut olay bazlı hukuki değerlendirme için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
1* ÇELİK, s. 582
2-3* Zeynep Mineliler, Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre Limited Şirketlerin Haklı Sebeple Feshi
4* SÜMER, s. 177
5* POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 851
Daha detaylı bilgi için aşağıdaki kişilerle iletişime geçebilirsiniz:
Av. Arb. Fatih M. Tercan
ftercan@tercanhukuk.com
Bu hukuki bilgilendirme metni bilgilendirme amacı ile hazırlanmış olup, reklam ya da avukat- müvekkil ilişkisi kurma amacı ile hazırlanmamıştır. Bu bilgilendirme metninde yer alan hiçbir husus hukuki tavsiye değildir ve hukuki tavsiye olarak anlaşılmamalıdır.